DİYARBAKIR – Eski Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin 28 Kasım 2015’te Sur ilçesinde basın açıklaması yaptıktan sonra katledilmesiyle ilgili davanın karar duruşması bugün Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor.
Tüm avukatlar ve Elçi ailesi mahkeme salonunu alkışlarla terk etti.
Davada sanık polisler Fuat T., Sinan T. ve Mesut S., “bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermek” suçundan 2 ila 6 yıl arasında hapisle, Uğur Yakışır ise “olası kastla ölüme sebebiyet verme” suçundan üç kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle yargılanıyor.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 25 Nisan’da mahkemeye sunulan mütalaada, ”Tahir Elçi’nin nereden geldiği tam olarak tespit edilemeyen bir kurşunla hayatını kaybettiği” belirtilmişti.
Mütalaada, tutuksuz yargılanan sanık üç polis hakkında ayrı ayrı beraat kararı verilmesi, firari sanık Uğur Yakışır’ın ise “iki polisi öldürdüğü, devletin birliğini ve bütünlüğünü bozduğu” gerekçesiyle cezalandırılması istenmişti.
Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, duruşma öncesi yaptığı açıklamada, “Şu ana kadar mahkemenin tavrı ve başsavcılığın sunduğu mütalaa, bir şekilde dava dosyasının cezasızlıkla sonuçlanması konusundaki isteği ve tutumunu maalesef bize hissettiriyor” dedi.
Eren, “Biz, bu davanın henüz mütalaa verilecek bir aşamada olmadığını, mahkemenin cinayeti aydınlatması konusunda araştırması, toplaması, incelemesi gereken delillerin olduğunu savunuyoruz” dedi.
Ayrıca duruşmayı Türk Barolar Birliği, uluslararası hukuk kuruluşları, birçok kentin baro başkanı ve barolardan hukuk komisyonları, sivil toplum kuruluşu ve siyasi parti temsilcileri ve Tahir Elçi’nin eşi CHP İstanbul Milletvekili Türkan Elçi takip etti.
CHP’nin duruşmayı takip için gönderdiği bir heyet duruşma salonuna alınmak için bekleyişte. Duruşmayı CHP adına Ankara milletvekilleri Aliye Timisi Ersever ile Okan Konuralp, Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, İzmir milletvekilleri Sevda Erdan Kılıç ile Yüksek Taşkın, Muğla Milletvekili Cumhur Uzun ve Trabzon Milletvekili Sibel Suiçimez, Mardin CHP il başkan vekili Bülent Ecevit Olgaç takip ediyor.
Sanık polisler, Malatya, Elazığ ve Hassa Ağır Ceza Mahkemelerinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden duruşmaya katıldı. Elçi ailesinin avukatları duruşmada hazır bulundu.
Geçtiğimiz 4 ayda hazırlamadığı mütalaa için bir kez daha süre talebinde bulunan Savcı, mütalaasında sanık polislerin her türlü şüpheden uzak olduğunu belirterek sanıkların beraatini istedi.
MEHMET ELÇİ: BARIŞ İSTEDİĞİ İÇİN KATLEDİLDİ
Tahir Elçi’nin kardeşi Mehmet Elçi savcı mütalaasından sonra söz aldı. Mehmet Elçi, “Tahir Elçi barış istediği için katledildi. 13 saniyelik bir görüntü kaybı var. Bunlar silindi. Savcılar birkaç kişi tehdit ederek Tahir Elçi aleyhine ifadeye zorladı. Siz mahkeme heyeti olarak baştan beri olayı kapatmak için elinizden geleni yaptınız. Şimdi sanıkların beraatine karar verildi. Bu doğru değil biz buna karşıyız” diye konuştu.
‘İDDİA MAKAMI CESARET GÖSTERMEDİ’
Mehmet Elçi ardından konuşan Diyarbakır Baro başkanı Av. Nahit Eren katılan bütün baroların şehirlerini sayarak, teşekkür etti. Eren, “Bu duruşmada yoklama yapamıyoruz. Yaklaşık 600 avukatın yetki belgesini size sunacağız. Tarihi bir ana tanıklık etmek için bir aradayız. Hepimiz her celse size soruşturmanın etkin yürütülmediğini söyledik. Her mahkemede yargıç ve başkanlar değişiyor. Peki biz neden bu kadar ısrarcı olduk? Çünkü cinayetin kendisi birçok şey ifade ediyor bizim için. Onlarca kameranın önünde güpegündüz bir baro başkanı katledildi. Herkes biliyor kimin öldürdüğünü. Bu ülkenin başbakanı, ‘Kurt kuzuyu da kapsa bunun sorumlusu benim’ dedi. Tahir Elçi cinayetini aydınlatması gerekenler bu cümleyi kurdu. Cinayet olduğu dönemin başbakanı ‘Bu cinayetin örtülmesi mümkün değil, izin vermeyeceğiz’ dedi, sözler verdi.
Geçtiğimiz günlerde bir milletvekili Tahir Elçi’nin neden katledildiğini söyledi. Bu cinayet 2015’te başlamadı. Bu cinayet o televizyon kanalında o sorular sorulurken işlendi. Bu dava politik bir davadır. Bu dava siyasi bir suikasttır. Ama bunu ben söylemiyorum, o dönemin başbakanı gelip Diyarbakır’da bu cinayetin bir suikast olduğunu dile getirdi. Ama biz buna rağmen o başbakanı dinleyemedik. Bugüne kadar iddia makamı dosyanın aydınlanması için cesaret gösteremedi. Siz olay yerinde keşif yapmaktan bile vazgeçtiniz. Sizin vereceğiniz kararla adaletinizi de bugün göreceğiz. Hakim bey bir tanığın tehditle “örgüt Tahir Elçi’yi öldürdü” diyen tanıkla ilgili tek bir işlem yapmadınız. Hatta tanığın kötü muameleye maruz kaldığını söyledik. Bu anlamda bu mütalaa Tahir Elçi davasına sunulacak bir mütalaa değil. Biz bu suikastin tanıklarının ve azmettiricilerin gelip bunu nasıl tasarladıklarını aktarsınlar istiyoruz” diye konuştu.
‘BU SORUŞTURMAYI YÜRÜTEN MAHKEMELER TARAFSIZ VE BAĞIMSIZ OLMALI’
Türkan Elçi’nin vekili Avukat Orhan Kemal Cengiz şunları söyledi: “Bu soruşturmayı yürüten mahkemeler tarafsız ve bağımsız olmalı. Bakın ne siz ne de bugüne kadar gelenler tarafsız idi. Cumhuriyet savcılığı sözde bir soruşturma yürüttü ve kanıt olmadığı için beraat istedi. Ya siz soruşturma yürütmediniz ki. Siz de tarafsız değilsiniz. Dolayısıyla buradaki herkeste bu cinayetin örtülmesi konusunda rol oynadı. Üç tane kamera var cinayet anına ait. Ama polis kamerasında 12 saniye yok. Postahane’nin kamerasının 20 saniyesi kesik. Mardin Kebap Evi’nin görüntüleri kayıp. Bunlar tesadüf değil. Bilinçli bir şekilde bu deliller karartıldı. 9 yıl sonra bu dava bu halde. Cinayetin işlendiği yere bile 4 ay sonra gidildi. Neden bir Cumhuriyet Savcılığı yalancı tanık üretir? Sistematik olarak davayı ilerletecek talepler reddedildi. Her şey şüpheli, hayatın olağan akışına uygun değil. Siz bize dediniz ki iki poliste öldürüldü. Bizde dedik ki nasıl öldürüldü ona bile bakmadınız. Aradan geçen 9 yılda bize kimse bir şey unutturmadı ve sonunda tüm suçlular hesap verecek.”
YALÇIN: ARAŞTIRMA YAPILMADI
Savunmaya devam eden Türkan Elçi vekillerinden Avukat Gamze Yalçın, “Bu soruşturma faillerin gizlenmesi, ve cezasızlık politikasının bir kanıtı. Savcı mütalaasında ‘Yapılan tüm araştırmalara rağmen Tahir Elçi’nin nasıl ve hangi kurşunla öldürüldüğü tespit edilmedi’ dedi. Ama bir araştırma yapılmadı. Bakın bu alçakça katliamdan sonra hiçbir makam araştırma yapmadı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine göre bir cinayeti aydınlatmak en çokta devletin görevidir diyor. Devlet, Tahir Elçi’nin katlinden sorumludur. Bugüne kadar toplanmayan ve işlenmeyen her aşamasından devlet sorumludur. Bu dosyanın böyle kapanmayacağını ve mücadele etmeye devam edeceğimizi bildirmek istiyoruz” dedi.
AVUKAT KÖKSAL: O MERMİNİN ÇEKİRDEĞİ YOK
Türkan Elçi vekillerinden Avukat Tuğçe Duygu Köksal, “Bu ana kadar meslektaşlarımız tarafından yapılan açıklamalar ışığında bilmediğimiz bir şey yok. Cumhuriyet Savcısının bu dosyada deliller tartışılmadığından ve belirli bir şeyler toparlandıktan sonra mütalaa vereceğini söyleseydi bu dava devam ederdi. Bu dosya mütalaaya bakıldığında basit bir insan öldürme dosyası olarak görülüyor. Ama bu böyle değil. Bu dosyada kurşunu kimin sıktığı saptanmayana kadar mütalaa verilmez. Bu dosyada ‘kasten insan öldürme mi’ var önce bunu konuşmalıyız. Bu operasyona bir bütün olarak görülmeli dedik. Tanık Seyithan’ın beyanlarına göre o sokakta başka sanıklar vardı. Ama bu kadar önemli bir delili, tanığı mahkeme reddetti. Katliam anın olduğu video tekrar tekrar incelenmeliydi. Bir keşif incelemesi yapılmalıydı. Tahir Elçi’yi kimin öldürdüğü belli. O mermi çekirdeğinin sahibi öldürdü. Ama mermi çekirdeği yok. Bakın biz defalarca bütün olayın bu 3 sanığa indirgenemeyeceğini söyledik. İstihbaratçıları dinleyin, yargılayın dedik yapılmadı. 2022 yılından beri bu dosyada şüphelilerin ifadesine başvurulmadı. Şüphelilerin bile tespit edilmediği, delillerin toplanmadığı, olay yerinin incelenmediği ortada. Şüpheden sanık yararlanır ilkesinin işlemesi için bu dosyada tüm bunların toplanması gerekirdi. Bakın tüm bunlar yapılmadan etkin soruşturma işletilmeden bu dava karara bağlanırsa Tahir Elçi’nin senelerdir mücadele ettiği cezasızlık ilkesi kendisine uygulanacak.
ERİNÇ SAĞKAN: SAVCI, YAŞANANLARIN AYDINLATILMAMASI İÇİN TAVIR ALMIŞ
Türkiye Barolar Birliği başkanı Erinç Sağkan, “İlk defa Cumhuriyet Savcısı katılanların değil de sanıkların ve yaşananların aydınlatılmaması için tavır almış. Bugün bu dosyada sanık olanlar öncesinde tanık olarak dinlendiler ve bütün bunlar Diyarbakır Barosu’nun ısrarıyla oldu. ‘Yapılan tüm araştırmalara rağmen tespit edilemeyen’ diyerek ‘şüpheden sanık yararlanır’ ilkesini uygulamış. Sayın Başkan, 11 celsedir, biz buradayız, basın burada ama sanıkları göremedik. Böyle bir yerde evrensel hukuktan bahsetmeyelim. Biz birazdan kamuoyu ile şunu paylaşacağız, ‘9 yıl önce güpegündüz, Diyarbakır’ın ortasında bir Baro Başkanı katledildi ve yargı makamı herhangi bir suçlu bulamadı’ diyeceğiz. ‘Hepimiz 9 yıldır el ele verdik ve suçluları bulamadık’ mı diyeceğiz? Bize sormazlar mı dönemin başbakanı dedi ki bu bir siyasi suikasttir. Bize sormazlar mı o başbakan niye dinlenmedi? Biz bu mahkemeyi devam ettireceğiz. Üst mahkemeye götüreceğiz. Sizden bir talebim yok” dedi.
‘TAHİR ELÇİ DOSYASI AYDINLATILMAK İSTENMİYOR’
Elçi ailesinin avukatlarından Mehmet Emin Aktar, “Başından beri Tahir Elçi dosyası aydınlatılmak istenmiyor. Asıl Tahir Elçi’yi öldüren mermi çekirdeğini bulunmasını istemeyenlerdir” dedi.
Mahkeme heyetine, silinen görüntülerden fotoğraf kareleri sunan Aktar, “Bu görüntüleri bulamayan Savcılık makamı bunlara baksın. Bu soruşturmanın ve kovuşturmanın etkili yürütülmesine hiçbir faydası olmayan Savcılık makamı şüpheden sanık yararlanır ilkesi uyguluyor. Bakın siz bu caydırmalarınıza rağmen kamuoyu bu davaya ilgisini kaybetmedi. Çünkü bu yara kanıyor. Bugün sanıklara beraat istemek, ‘Tahir Elçi bir Kürttü ve bir teröristti, öldürülebilir’ bakış açısıdır.”
‘TAHİR ELÇİ BAHÇE BİÇERKEN ÖLMEDİ’
ÖHD Avukatı Ekin Yeter, “Tahir Elçi’yi savunmak bizim için bir onurdur. Hukuk kuralları bizler için Türkiye’de sömürülen halklar için adaletin tesis edildiği bir alan olmadı. Bu davada neden cezasızlık hukuku uygulanmak isteniyor? Tahir Elçi köyünde bahçe biçerken ölmedi ki. Başından beri Elçi’nin katledilmesindeki ciddiyeti görmedik. Bakın bu salondakilerin hiçbiri çocuk değil. Polisin elinde istihbarat olmasına rağmen bu eylemin yapılmasının engellenememesine inanamayız. Bu yargılamanın cezasızlık kapsamında milliyetçi, düşman hukuku uyguladığı ortadadır. Bizim sizden talebimiz burada bir yaşam hakkı ihlali var. Bunu giderin” diye konuştu.
‘FAİLLER GEREKEN CEZYI ALMAZSA SOKAKTAKİ HALKIN CAN GÜVENLİĞİ OLMAZ’
Mahkeme verilen aradan sonra şehir dışından katılan baro başkanlarına söz verdi. İlk olarak konuşan İstanbul Barosundan Filiz Saraç, “Eğer etkin soruşturma yapılmazsa bu yargılama hukuk tarihine kara bir leke olarak geçecektir. Hukuk devletinin de katli olacaktır. Yargılamadaki eksikler giderilmez ve failler gerekli cezayı almazsa hukuk devleti olmaz. Ve bugün sokaktaki halkın da bir can güvenliği olmaz. Bu da demektir ki bu ülkede hiçbir vatandaşın can güvenliği yoktur. Sayın heyet gerekli cezaları vermesi konusunda tarihe yükümlüdür” dedi.
İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz, “4 ayaklı minarenin önünde barış dedikten sonra katledilen meslektaşımız, insan hakları savunucu Tahir Elçi katledildi. Soruşturmanın başlaması için Diyarbakır Barosu’nun verdiği mücadele olmasaydı bu soruşturma dahi olmayacaktı. Adaletin olmadığı bir ülkede insan haklarından, demokrasiden bahsedemezsiniz. Bugün burada verilecek karar bütün bunları ortaya koyacak. Bugün de yıllardır verdiğimiz taleplerin reddedileceğini biliyoruz” diye konuştu.
‘MESLEK HAYATINIZ BOYUNCA DAHA ÖNEMLİ BİR SOYA GELMEYECEK’
Mardin Barosu Başkanı İsmail Elik, “Milyonlarca insan bu duruşmadan verilecek kararı bekliyor. Herkesin talebi adil bir kararın verilmesi ve faillerin yargı önünde yargılanmasıdır. Ama yine de burada adil bir karar çıkmayacağını biliyorum. Mahkeme heyeti işlenen siyasi cinayetleri ortaya çıkaran, failleri yargılayan bir cesaret gösterecek mi diye bekledik. Ama umudum yok. Fakat emin olun meslek hayatınız boyunca bundan daha önemli bir dosya gelmeyecektir” dedi.
Ağrı Barosu Başkanı Serdar Günakın, “Bu yaşanan olaylarda birçok can kaybettik. Savunucular bu ihlallere karşı mücadele etti. Fakat 9 yıldır adalet beklediğimiz bu dosyada faillerin yargılanmasını ve azmettiricilerin ortaya konmasını istedik. Bundan önceki birçok faili meçhul cinayeti kapalı kapılar ardında işlendi. Ama Elçi, binlerce insanın önünde kameranın önünde katledildi. Beklentimiz adalettir” diye konuştu.
Mersin Barosu Başkanı Gazi Özdemir, “7 saatlik bir yoldan geldik. Biz bur duruşmaya katılırken heyetin aklındakileri biliyorduk ama bu kadarını beklemiyordum” dedi.
‘HERKESİN GÖRDÜĞÜ CİNAYETİ KAMERALAR GÖRMEDİ’
Bursa Barosu Başkanı Metin Öztosun, “Herkesin gördüğü cinayeti kameralar görmedi. Dönemin başbakanının siyasi suikast dediği cinayeti heyet görmüyor. İlk duruşmada söyledik; ceza yargılaması vicdan yargılamasıdır. Bizim vicdanımız huzur bulmadı. Diyarbakır’ın sıcağı bizi yakmıyor, cezasızlık yakıyor” dedi.
Kars Barosu Başkanı Fettah Cankurt, “Bugün burada tarihe not düşmek için geldik. Yaşamı, insan haklarını savunan bir kişinin sözünü yerde bırakmamak için buradayız. Hepimize rol model olan Elçi için buradayız. Yargıya olan inanç azalmakta hatta dip noktada. Siyasiler son zamanlarda ‘yumuşama’, ‘normalleşme’ olacaksa işte tarihi fırsat bu davada başlayın. Bugün burada ne karar verirseniz Tahir Elç’nin ismi sonsuza kadar anılacak” dedi.
Ardından söz alan Adana Barosu Başkanı Semih Gökayaz şöyle konuştu: “Bakın bu olanları biz dünyaya, ülkeye izah edemeyiz. Devlet bu davanın üzerine yatmış. Bugün devletin itibarını kurtarma günüdür.”
‘ANTALYA’DA DA OLSAYDI AYNI ŞEYİ YAPARDIM’
Antalya Barosu Başkanı Hüseyin Geçilmez, “Bu olaylar Antalya’da yaşansaydı. Ben de aynı şeyi yapardım yaşam hakkını savunurdum. Tahir Başkanı hiç tanımıyorum, ama herkes ‘o bir barış elçisiydi’ dedi. Bizler de burada aslında bunu temsil ediyoruz. Yıllarca buraya gelirken korktum o acılara tanık olmaktan korktum. Mevcut Türkiye hukukuna göre karar vermemenizi evrensel değerlere göre karar vermenizi umut ediyorum” dedi.
‘HUKUK GEREĞİNİ YAPMADI’
Siirt Baro Başkanı Muhammet Alptekin, “Şu an kendi adıma şunu talep ediyorum. Bizlerin yaşam hakkının korunup korunmayacağı konusunda endişe duyuyoruz. Bütün Kürt vatandaşların yaşam hakkına dair endişe duyuyoruz. Hatta faillerin ödüllendirileceğine inanıyoruz. Biz her duruşma sonrasında şunu dedik, hukuk gereğini yapmadı ve yapmayacak. Bugün de durum bu” diye ifade etti.
‘YA ADALETE İNANCI İNŞA EDECEKSİNİZ YA YOK EDECEKSİNİZ’
Bitlis Gülhan Bayram Sekmen, “Mevcut dosyada deliller karartılmış. Bugün kamuoyunda, buradaki ve şu an Türkiye’nin her yerinde avukatların gözü sizde. Halkın adalete olan inancını siz inşa edeceksiniz ya da yok edeceksiniz” diye konuştu.
Muş Baro Başkanı Kadir Karaçelik, “Tarihi bir an yaşanıyor. Siz de burada karar vericisiniz. Münferit bir cinayet olmadığı her açıdan ortada. Bakın bugün burada karar çıkınca cesaret bulamayan başka failler çıkacak ortaya. Bu dosyanın cezasızlığı demek yeni cinayetlere davetiye demek” dedi.
Tekirdağ Barosu Başkanı Egemen Gürcü, “Ülkenin iklimini düşünürsek bugün Çorlu’da olduğu gibi buradan da farklı bir sonuç çıkacağına inanıyorum. Bu karat Türkiye’de yaşayanların adalete inancını yeniden kurabilir. Bugün bunu elimizin tersiyle itmemeliyiz” diye konuştu.
Isparta Barosu Başkanı Ünsal Çankaya, ” Ben ilk kez buradayım ve çok şaşkınım. Çünkü sanıklar belli katılanların avukatları belli. Ben ilk defa bir karar celsesinde sanıkların ceza almasını talep etmiyor. Tek bir talep var önce yargılama yapılması” diye konuştu.
Zonguldak Barosu Başkanı Türker Kapkaç, “Bakın senelerdir binlerce kilometre gelerek bu dosyayı takip ettik. O yüzden bu dosya AHİM’e kadar gidecek bundan emin olalım” dedi.
Avukat Mahsuni Karaman, “Bakın bütün bunlara rağmen kararı bu yönde verirseniz yani beraat verirseniz tüm suç size yığılacak. Bakın tüm sanıklarla birlikte polis memurlarını öldürdüğü net olan Tahir Elçi’yi vurmadığı ortada olan Uğur Yakışır’a da beraat vermeniz lazım. Çünkü görüntüler açıktır. Bu failler Tahir Elçi’yi vurmaktan yargılanıyor. Uğur Yakışır’da bu dosyadan yargılanıyor o zaman ona da beraat verin ki herkese eşit davrandığınızı ve herhangi bir faili korumadığınızı düşünelim” diye konuştu.
Tahir Elçi Vakfı başkanı Avukat Mahsun Batı, “Kürtlerin avukatlık mesleği ile ilişkisi politiktir. O yüzden öldürülen bir Kürt Baro Başkanı suikasti de siyasidir. Delillerin savcılıkça karartılmasının sebebi de budur. Bugün ki taleplerle birlikte tam 40 talebimiz reddedilmiş oldu. Adalete olan inancımızı hiç yetirmedik. Bugün ya da yarın bu cinayetin aydınlatılacağına inandık. Siz sanığı olmayan bir davada yargılama yaptınız. Şu an SEGBİS ile bağlı olan yerde kim var suratları nasıl bilmiyorsunuz. Bütün umudumuza rağmen biz adalet dedikçe bu mahkeme faillere kol kanat gerdi. Bir yargılama yapmadınız, -mış gibi yaptınız. Ancak biz ne dersek diyelim siz çoktan karnınızı vermişsiniz. Verilecek kararı tanımıyoruz bu mahkemeyi protesto ediyoruz ve burayı terk ediyoruz” diye konuştu.
Tüm avukatlar ve Elçi ailesi mahkeme salonunu alkışlarla terk etti.
Ne olmuştu?
Tahir Elçi, 28 Kasım 2015’te Diyarbakır’ın Sur ilçesinde tarihi Dört Ayaklı Minare’nin önünde yaptığı basın açıklamasının ardından çıkan silahlı çatışmada başından vurularak öldürüldü.
Elçi’nin ölümüne neden olan merminin çekirdeği bulunamadı. Elçi’nin vurulduğu sırada olay yerinde olan üç polis memuru, “bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermek” suçlamasıyla ile 3 yıldan 9 yıla kadar hapis cezası talebiyle yargılanıyor. Savcı ise esas hakkındaki mütalaasında hangi polis memurunun silahından çıkan kurşunun ölüme sebebiyet verdiğini tespit etmenin imkânsız olduğunu gerekçe göstererek üç polis memuru için beraat talebinde bulunmuştu.
Firari sanık Uğur Yakışır ise ‘’iki polis memurunu öldürmek”, “bir polis memurunu öldürmeye teşebbüs” ve “Elçi’yi olası kastla öldürmek” suçlamalarıyla yargılanıyor. Yakışır’ın, üç kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması isteniyor.
İDDİANAME NASIL HAZIRLANDI?
Davanın iddianamesi, Diyarbakır Barosu’nun olay yeri görüntülerini toplayarak Londra merkezli bağımsız bir grup olan Forensic Architecture’a hazırlattığı bilimsel raporun yayımlanması sonrası tamamlandı.
Raporda, Elçi’nin hayatını kaybetmesine neden olan kurşunun, 3 polisten birinin silahından çıktığı tespit edildi. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, 3 polis hakkında kovuşturma başlattı. İddianame 20 Mart 2020’de tamamlandı. Dava ise 21 Ekim 2020’de başladı. Diyarbakır Barosu ve Tahir Elçi’nin avukatları, hukuki sürecin soruşturma aşamasından kovuşturmaya kadar büyük eksikliklerle devam ettiğini, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini savunuyor.
(HABER MERKEZİ)