Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri sonuçlarına göre aşırı sağ partiler, özellikle Almanya, Fransa ve İtalya gibi büyük Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde yüksek oy alarak daha fazla güçlendi. Almanya’da özellikle koalisyon hükümeti partisi Yeşiller cephesinde durum pek iç açıcı değil. Diğer yandan Nazi yanlılarıyla ilişkileri sürekli ortaya saçılan Alternatif Partisi’nin (AfD) aldığı oylar da düşünülürse, Almanya’nın liberal demokrasisi için tehlike çanlarının çaldığı rahatlıkla söylenebilir.
Almanya’daki Avrupa seçimlerini muhafazakar Hıristiyan Birlik Partileri (CDU-CSU) açık farkla kazandı; iki partinin birlikte aldığı oy yüzde 30 oldu. Aşırı sağcı AfD ise oylarını önemli ölçüde arttırarak yüzde 15,9’a yükseldi. AP seçimleri öncesi yapılan anketler, AfD’nin oy oranını zaman zaman yüzde 20’ye kadar çıkarıyordu. Bu oranı tutturamasalar da aşırı sağcılar, beş yıl önceki seçime göre oylarını belirgin bir şekilde arttırdı. Almanya’nın birçok doğu eyaletinde AfD en güçlü parti oldu.
İktidardaki koalisyon partilerinden Sosyal Demokrat Parti (SPD) yüzde 13,9 ile ülke çapındaki seçimlerdeki en kötü sonucunu alırken, Yeşiller’in oyları yüzde 11,9’a geriledi. Koalisyon ortağı Hür Demokrat Parti (FDP) küçük bir kayıp yaşayarak yüzde 5,2 oy oranında kaldı. Yeni kurulan sol ittifak Sahra Wagenknecht İttifakı-Anlayış ve Adalet İçin (BSW) yüzde 6,2, Sol Parti ise yüzde 2,7 oy aldı.
GENÇLER YEŞİLLER’DEN UZAKLAŞIYOR
Bu seçimin en önemli sonuçlarından biri, gençlerin oy tercihlerinin değiştiğini açığa çıkarması oldu. Avrupa seçimlerinde Almanya’da Yeşiller’in dramatik bir yenilgiye uğramasında gençlerin oylarını büyük oranda kaybetmesinin etkisi büyük.
İstatistikler, gençlerin büyük bir bölümünün Yeşiller’den uzaklaştığını ortaya koyuyor: Federal İstatistik Ofisi verilerine göre, 18 ile 24 yaş arası gençler arasında Yeşiller’in oy kaybı yüzde 23 oldu. Bir önceki AP seçimlerinin yapıldığı 2019’da, bu yaş aralığındaki seçmenlerin Yeşiller’e verdiği oy oranı 34,9 olarak kaydedilirken, son seçimde bu oran yüzde 11’e düştü.
Analistler, Yeşiller’in oy kaybında federal hükümetin politikalarına karşı halkta duyulan hayal kırıklığının da payı olduğunu yazıyor ancak yorumlara göre belli ki gençler partinin temel politikalarından biri olan çevre konularına ve gelecekte yaşanacak çevre felaketlerine ‘artık’ pek ilgi duymuyor. Oysa sadece Almanya’da değil, tüm dünyada ‘yeşil’ politikalar, gelecekte iklim krizinin en çok etkileyeceği genç neslin siyasette çoğunluk olacağına ve hayatlarını etkileyecek iklimi korumaya daha fazla önem verecekleri öngörüsüne dayanıyor. Yeşiller Partisi lideri Omid Nouripour’un seçim gecesi yaptığı konuşmanın temeli de bu ‘öngörüye’ dayanıyordu. Bu konuşmada Nouripour, iklim meselesinin sadece Yeşiller’in konusu olmadığını söyledi. İklim meselesi tüm insanların meselesiydi. Ancak genç seçmen, sandıkta iklim meselesinin sadece Yeşiller’in konusu olduğu mesajını verdi.
OYLAR MERKEZ VE AŞIRI SAĞA KAYDI
Yeşiller gençleri kaybederken, aşırı sağcı AfD ile Birlik Partileri CDU/CSU pazar günü 25 yaş altı Almanlar arasında zafer kazandı. CDU/CSU grubunun gençlerden aldığı oy yüzde 17. Beş yıl önce bu oran yüzde 11,6’ydı. AfD, sadece Almanya çapında değil, gençler arasında da yüzde 16’lık oy oranıyla ikinci parti oldu. Beş yıl önce bu oran 5,6’da kalmıştı.
Bu arada, Avrupa seçimlerinde Almanya’da ilk kez 16 ve 17 yaşındaki gençler de oy kullandı. AfD ve CDU/CSU bu ‘en gençler’ arasında da ‘en popüler’ partiler oldu. AfD ve Birlik, 16-24 yaş grubunda yüzde 17 oy aldı. Onları yüzde 11 oy oranıyla Yeşiller takip etti. SPD yüzde 9, Sol Parti yüzde 7, FDP ve BSW ise yüzde 6 oy aldı.
GENÇLER TÜKENMİŞLİK VE ÇARESİZLİKLE MÜCADELE EDİYOR
Bu rakamlara göre aşırı sağcı AfD, genç seçmenler arasında en büyük kazanımı elde etti. Ancak, sonuç tamamen beklenmedik değil. Birçok Avrupa ülkesinde genç seçmenlerin giderek daha fazla aşırı sağ partileri tercih ettiği bir süredir görülüyor. Bu yelpaze sağ popülist partilerden aşırı sağa kadar uzanıyor. Peki, Anayasayı Koruma Dairesi’nin ‘kesinlikle aşırı sağcı’ olarak sınıflandırdığı AfD’yi genç seçmenler neden çekici buluyor?
Simon Schnetzer, Kilian Hampel ve Klaus Hurrelmann tarafından, iki binden fazla katılımcıyla yapılan ‘Almanya’da Gençlik 2024’ eğilim araştırmasına göre Almanya’daki genç nesil geleceğe karamsar bakıyor. Birçoğu zihinsel stresten şikayetçi ve siyasi olarak memnuniyetsiz. Bu durumdan AfD yararlanıyor.
Araştırmaya göre, daha önceki çalışmalarla karşılaştırıldığında, gençlerde ruh hali değişiyor gibi görünüyor. Katılımcıların yüzde 51’i ‘stres’ gibi yüksek düzeydeki psikolojik gerginlikle mücadele ettiğini söylüyor. Korona virüsü pandemisi hafiflemesine rağmen gençler arasında tükenmişlik (yüzde 36) ve çaresizlik (yüzde 17) hisleri güçlenmeye davam ediyor. Araştırmaya katılanların yüzde 11’i psikolojik tedavi gördüklerini söylüyor.
Katılımcıların, ekonomik durumları konusunda da endişeli olduğu ortaya çıktı. Araştırmaya göre, gençlerin çoğunluğu Almanya’daki ekonomik durumun daha da kötüye gideceğine inanıyor. Enflasyon (yüzde 65), pahalı konut (yüzde 54) ve yaşlılıkta yoksulluk (yüzde 48) gibi başlıca kaygılarının yanı sıra toplumun bölünmüşlüğü (yüzde 49) veya göçmen sayısının artışı (yüzde 41), genç neslin yaşam koşullarından ve siyasi durumdan yüksek düzeyde memnun olmamasının nedenleri olarak sıralanıyor.
Araştırma ekibinde yer alan Berlin Hertie School’dan Klaus Hurrelmann,”Genç nüfusta sağa doğru net bir kaymadan söz edebiliriz” diyerek ekliyor: “Bu durum 14 ila 29 yaş arasındaki gençlerin siyasi tercihlerine de yansıyor. Koalisyon hükümetindeki partiler gözden düşmeye devam ederken, AfD özellikle popüler.”
MEMNUNİYET TÜM ZAMANLARIN EN DÜŞÜK SEVİYESİNDE
Gençlerin oylarının neden sağa kaydığının açıklamaları uzun ama Hampel, durumu şu şekilde özetliyor:
“Araştırmamızda gençlerin çok karamsar olduğunu gördük. Özellikle sosyal ve siyasi koşullar, ekonomik durum ve sosyal uyum söz konusu olduğunda memnuniyet tüm zamanların en düşük seviyesinde. Bu durum her şeyden önce siyasi parti tercihlerine yansıyor. Gençler, iktidar partileri tarafından dinlendiklerini ya da toplumsal süreçlere dahil edildiklerini hissetmiyorlar. Hiçbir etkiye sahip olmadıklarını düşünüyorlar.
Korona virüsü önlemlerinin çoğu haklıydı. Ancak, pek çok genç bunun sonucunda acı çekti, dijital dünyaya sürüklendi ve dışarı çıkamadı. Korona virüsünün ardından Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı savaş geldi. Bunun da gençler için ciddi ekonomik sonuçları oldu. Borç içinde olduğunu anlatan ve kendini güvende hissetmeyen pek çok genç görüyoruz. Ve hepsinden önemlisi, herhangi bir gelecek görmüyorlar. Emeklilik sistemi, pek çok kişinin böyle düşünmesinin nedenlerinden biri: Gelecek pek de güllük gülistanlık olmayacak. Sonuç olarak, muhalefet partilerine yönelme eğilimindeler.”
Bu sonuçlara bakılarak AfD’nin Almanya’da genç seçmenler arasında giderek daha popüler hale geleceğini söylemek falcılık sayılmaz. Oysa, 300 binden fazla gencin “Fridays for Futures” sloganıyla sokaklara çıkmasının üzerinden sadece beş yıl geçti. Bu, son zamanların en büyük gençlik hareketiydi. Gençlerin en önemli kaygısı iklim kriziydi, kararlı iklim politikası değişikliğini savunuyor, dünya liderlerini baskı altına alıyorlardı. Ama belli ki bu kısacık zamanda sosyal güvensizlik, gençlerin en büyük kaygısına dönüştü; gelecek için umut bağlanan ‘Greta Kuşağı’ aşırı sağa kaydı.